Hamiyetin Daim Olsun Ne Demek? Bir Kalbin Sessiz Minneti
Bazı sözler vardır; kulağa sade gelir ama yüreğe bir dünya sığdırır. “Hamiyetin daim olsun” da onlardan biridir. Bugün sizlerle, bu cümlenin içinde saklı anlamı, bir hikâyenin kalbinden paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen bir teşekkür, bir dua gibi söylenir; “hamiyetin daim olsun” derken aslında bir kalbe dokunuruz, bir vicdana, bir insanlığa selam veririz.
Bir Yaz Akşamı, Bir Teşekkürün Hikâyesi
Sıcak bir yaz akşamıydı. Mahallede herkes kendi telaşında, hayat kendi akışındaydı. Elif, mahallenin sessiz ama yüreğiyle konuşan kadınıydı. Kimseden bir şey beklemezdi ama herkesin elinden tutardı. Yıllardır, yaşlı komşusu Nihat amcanın ilaçlarını alır, onunla oturup sohbet ederdi. O akşam da öyle olmuştu. Market poşetlerini taşıyıp kapıya bıraktı, “İyi geceler Nihat amca, yarın yine uğrarım.” dediğinde yaşlı adamın gözleri doldu.
“Kızım,” dedi, sesi titreyerek, “Hamiyetin daim olsun.”
Elif bir an durdu. Bu söz, sadece bir teşekkür değil, bir duaydı. “Hamiyet”… yani merhamet, vicdan, insanlık. “Daim olsun” yani hiç eksilmesin, hep seninle kalsın. O an, Elif’in yüreğine ince bir sıcaklık yayıldı. Çünkü bazen bir cümle, bütün yorgunluğu alır, insana yeniden umut verir.
Hamiyetin Kalpten Gelen Tarafı
Ertesi gün Elif’in karşısında bu kez bir başka hikâye vardı. Mahallede yeni taşınan genç bir adam, Mert, tam bir çözüm odaklı karakterdi. İşinde planlı, hayatında stratejik biriydi. Yardım etmeyi seviyordu ama duygularını belli etmezdi. O da Nihat amcaya yardım eder, onun evinin musluğunu tamir eder, faturalarını yatırırdı. Ama o, bunu bir görev gibi yapardı. “Birinin yapması gerek.” derdi sadece.
Elif, Mert’e baktığında, onun iyi niyetini görüyordu ama aynı zamanda içindeki duvarları da fark ediyordu. Bir gün, Mert Nihat amcaya uğradığında, yaşlı adam elini tutup aynı cümleyi ona da söyledi: “Evladım, hamiyetin daim olsun.”
Mert bir an durdu. O güne kadar “teşekkür ederim” dışında bir minnettarlık duymamıştı. Oysa bu söz, içine işledi. O an fark etti ki yaptığı şeyler sadece görev değil, insanlık borcuydu. Hamiyet, onun için artık bir kelime değil, bir ayna olmuştu.
Erkek Akıl, Kadın Kalp: Hamiyetin İki Yüzü
Elif’in yaklaşımı yumuşak, empatikti; insanın içindeki iyiliğe dokunuyordu. Mert’in yaklaşımı ise stratejik ve çözüm odaklıydı; “nasıl yardımcı olurum?” sorusuyla hareket ediyordu. İkisi farklıydı ama bir noktada buluştular: hamiyet duygusunda. Çünkü hamiyet, sadece şefkat değil; sorumluluk, vicdan ve iyilikle yoğrulmuş bir karakterin adıdır.
Elif, Mert’e bir gün şöyle dedi: “Biliyor musun Mert, hamiyet bazen bir el uzatmak değil, bir kalbi tutabilmektir.” Mert o anda gülümsedi. “Belki de,” dedi, “bazı şeyleri akılla değil, kalple çözmek gerekir.”
Hamiyetin Daim Olması Ne Anlama Gelir?
“Hamiyetin daim olsun” sözü, birine edilen en güzel dualardan biridir. Bu ifade, “insanlığın, vicdanın, iyiliğin hiç bitmesin” demektir. Toplumda yardımlaşma, empati ve vefa duygularını yaşatan insanlara söylenir. Çünkü hamiyet, sadece bir kelime değil; bir yaşam biçimidir. Bu sözle, karşımızdakine aslında şunu deriz: “Sen insanlığını hiç kaybetme.”
Bir Dilekten Fazlası
Elif ve Mert’in hikâyesi, belki de hepimizin hikâyesidir. Çünkü hepimiz bir gün birine dokunur, birine el uzatırız. Belki farkında olmadan birinin umudu oluruz. Ve o kişi bize döner, “Hamiyetin daim olsun.” der. Bu söz, sadece bir teşekkür değil; kalpten gelen bir niyaz, insanlığın devamı için edilen bir duadır.
Ve belki de, en güzel dua şudur: “Hamiyetin daim olsun.” Çünkü bu cümleyle, birine iyiliğinin hiç bitmemesini, kalbinin hep güzel kalmasını dileriz. Hayatın tüm karmaşası içinde, insan kalmanın en sade, en derin temennisidir bu.
Son Söz
Unutmayın, hamiyet; birinin gözyaşını silerken, bir diğerinin kalbine umut olmaktır. Belki de bu dünyada en çok buna ihtiyacımız var. O yüzden, siz de biri için bir ışık olun, bir el uzatın. Çünkü bir gün, bir ses size dönecek ve diyecek ki: “Hamiyetin daim olsun.”